Sekreter Powell |
engincivan tarafından yazıldı |
Salı, 26 Kasım 2002 00:00 |
Dikkatinizi çekerim. “Sekreter”. Kimin sekreteri ? Uğruna milletvekillerinin kavga ettiği sekreter değil. Ortayaş krizine girmiş büyük işadamının şuh sekreti hiç değil. “Secretary of State”. Devletin sekreteri. Amerikan Dış İşleri Bakanı. Başkan Yardımcı’sından sonra protokolde yeri 3 numara olan en önemli bakanlık. Yabancı ülkeler nezdinde ABD’yi temsil eden güvenilir kimse. Fakat o da ne? Bu mevkide bir zenci oturmakta. Moda değim ile bir Afro-Amerikan. Amerikan ordusunun ilk zenci Genel Kurmay Başkanı. Ve O şimdi bakan.
11 Eylül’den sonra gözünü kan bürümüş Amerikalı şahinlere karşı büyük mücadele vererek Amerika’nın Irak’a saldırmasına karşı çıkmış emekli bir general Colin Powell. Geçen Ağustos ayının sıcak günlerinde Washington’da hükümet üyeleri arasında Irak konusunda hararetli tartışmalar yaşanmakta. Sakin kafa ile düşünen tek adam Powell. Büyük sermayenin adamı Başkan Yardımcısı Cheney ve Savunma Bakanı Rumsfeld ucuz petrolün kokusunu almışlar. Terörist saldırılarından sonra ABD’de ortaya çıkan anti İslamist rüzgarı da arkalarına alan tutucu hükümet üyeleri, dış işleri başkan yardımcısı Wolfowitz gibi kartlaşmış ‘Şahinler’le ittifak yaparak, bir an önce Saddam’a saldırma taraftarılar. Dış İşleri Bakanı Powell Beyaz Saray’da yalnız kalmış durumda. En sonunda zenci Başkan Danışmanı Condaleeza Rice’ın yardımı ile Bush’la başbaşa kalma imkanı buluyor. Powell teke tek görüşmede Başkan’a şunları aktarıyor: “Saddam şu anda acil tehlike arz etmiyor. Afganistan’da Taliban’a karşı savaş devam ederken, İsrail-Filistin savaşında kan dökülürken bizim tek başına Irak’a saldırmamız, Amerika’yı Arap ve Müslüman dünyasında boy hedefi yapar. El-Kaide’nin söylemini güçlendirir. Ayrıca ABD ve dünya ekonomisi de sağlam yapıda değil. Irak’a saldırının bir anda petrol fiyatlarını görülmemiş düzeye fırlatması mümkün. Zayıf dünya ekonomisi de bu krizi zor atlatır.”
“Bütün olumsuz faktörleri dikkate alarak , gelin BM gidelim ve BM’den Irak aleyhine bir karar çıkartalım. Böylece hem diplomasi ile savaşı önleme imkanımız olur hem de sonunda ABD Irak’a saldırsa bile tek taraflı hareket etmemiş olur.” Genelde uluslararası ilişkiler konusunda derin bilgi sahibi olmayan Teksas’lı Bush, Colin Powell’ın konuşmasını not eder. Oysa Şahinler’in kozları ve beklentileri bambaşkadır. 11 Eylül’den sonra ortaya çıkan kamuoyu öfkesi savaş taraftarlarına umut vermektedir. Afganistan’da yapılan askeri harekatın sadece 200 özel birlik üyesi komando ve 70 milyon dolarlık bir rüşvetle seri şekilde çözülmesi Şahinler’e güven vermiştir. Şahinler Saddam’a hemen saldırmayı arzululamaktadırlar. Amerika hiç bir NATO üyesinden destek almadan Afganistan operasyonunun üstesinden gelebilmiştir. Amerikan askeri gücünün gösterdiği hız ve esnekliğin verdiği mağrurluk içinde, Şahinler Saddam’a karşı pençelerini göstermektedir. Oysa Powell, Vietnam’da, Körfez’de “muharebe imtihanından’ geçmiş bir asker olarak Irak’ın Afganistan olmadığını herkesten daha iyi bilmektedir. Ağustos ayı içinde bir anda hükümet içinde Irak politikası depremi yaşanmaya başlamıştır. Depremin merkez üssü Colin Powell’in istifa dedikoduları kulislere yayılmaya başlamıştır. İşte Ağustos’un sıcak günlerinden sohbaharın serin ortamına uzanan Irak serüveninde soğukkanlılıkla karar veren Dış İşleri Bakanı Colin Powell şu anda bu mücadeleden galip çıkmış gözükmekte.
ABD sonunda BM’e gitti. Amerikan hükümetinin şahinlerin ‘BM daimi üyelerinden her hangi birisinin vetosuna mahkum olma’ uyarısına rağmen , Powell BM’den ittifakla karar çıkardı. Powell o kadar ince diplomasi uyguladı ki her zaman ABD’ye kapris yapan Fransa ve çekinceli Rusya gibi daimi temsilcilerin yanı sıra, Irak’ın komşusu, dostu ve kardeşi, geçici üye Suriye bile “EVET” oyu kullandı.
1441 nolu BM kararı :
15 Kasım’da Irak kararın şartlarını kabul edecek. |
Son Güncelleme ( Perşembe, 20 Mart 2014 19:34 ) |